Bademlik Tasarım Festivali, bu yıl "Düzen Dağıldığında Tasarım Ne Yapar?" sorusuyla yola çıktı, bir dizi atölye yürüttü. Biz Atölye Mil olarak:
122'de 1
Dünya üzerindeki her 122 insandan biri mülteci.
Yoldaki mültecilerin insani hallerine mesafesini hep koruyan istatistikler, diğerlerini dehşete düşürmeye devam ediyor. Biz nihayet eşitiz fakat artık rakamlardan ibaretiz.
Peki, düzen dağıldığında tasarım ne yapar? Düzenin parametreleriyle yakın temasta olan tasarım pratiği, değişen düzenle birlikte kendine yeni kriterler edinmek zorunda. Tasarım, düzeni geri getirmek gibi bir görev edindiğinden beri bir iktidar nesnesi; değişen düzenin psikolojik ve sosyolojik sonuçlarını tek başına çözmesi ise sadece bir ütopya. Gerçekte tasarım, ne kadarını iyileştirebilir?
Atölye sürecini takip eden 3 gün süresince; uzaktan yorumlama, tepeden inme haliyle tasarımın yetersizliğini tartıştık. Olup bitenlerin rakamsal indirgemelerini, istatistiklerini tekrar yorumlayarak süregiden bu büyük hareketin bir çeşit haritalamasını yaptık. Ölçek, gözlem grubu, belgeleme ve sunma yöntemlerine atölye katılımcıları ile birlikte karar verdiğimiz haritalamada, esas odağımız "Rakamlar, insanların ne kadarını anlatır? Hareketi haritalarken, geri plandaki yaşayışı, insan hikayelerini konuya nasıl dahil edebiliriz?" soruları etrafında şekillendi.
Hareket halindeki insanın telaşını ve düşünülmüş bir planı olmaksızın anlık bir çözümün içine kendini sürükleyişini, haritalama yöntemindeki temel kararımız olarak ele aldık; anlamsal bir benzerlik üzerinden, yer seçimini bu doğrultuda yaptık. Festival alanı dahilindeki binalardan birinin, oldukça loş ve serin olan bodrum katına inen merdivenlerinin korkuluklarını, halihazırda orada olan doğalgaz borularını kullandık. Yeni tertemiz bir tasarımın bağ kuramayacağı, içselleştiremeyeceği tüm anlamları, loş bodrum katı kendiliğinden bize sunuyordu. Bu çalışma için tasarlanmamıştı, planlanıp kurgulanmamıştı, sadece oradaydı. Tıpkı hareket halindeki tüm o insanlar gibi, bodrum katı da bir anda yeni bir gündemin öznesi olmuştu.
Sonuç olarak, atölye süresince sevgili katılımcılarımızla birlikte ürettiğimiz haritalama çalışmasında; bu büyük insan hareketini, tasarımın çözebileceği değil tartışabileceği bir mesele olarak ele aldık.
Sunumu tasarlarken, konunun yerle olan kuvvetli ilişkisini vurgulamak üzere; ziyaretçilerin gelip bizzat deneyimleyebileceği, loş bodrum katında yer yer iplerin arasından yürüyebileceği bir mekansal örüntünün ziyaretçiye vereceği duyguyu kullanmayı tercih ettik.
Davetleri ve tüm yardımları için BTF ekibine çok teşekkürler!